Son yıllarda yaşanan acımasız çatışmalar, Filistin'deki birçok ailenin hayatını derinden etkiledi. Bu çatışmalardan biri de Filistinli doktor Haytham Neccar’ın hikayesidir. Neccar, Gazze'deki sağlık hizmetlerini sürdürme mücadelesi verirken, ailesinin büyük kısmını kaybetti. Eserleriyle insanlara umut vermeye çalışan bu doktor, savaşın getirdiği yıkımın yükünü omuzlarında taşıyor. Son hayatta kalan çocuğu Leyla ile birlikte İtalya’ya gitme kararı aldılar. Bu haber, hem Uluslararası kamuoyunun dikkatini çekerken hem de savaşın geride bıraktığı insanlık dramını bir kez daha gözler önüne serdi.
Dr. Haytham Neccar, Filistin’de yıllarca süren çatışmaların ortasında bulundu. Sağlık sektöründe uzun yıllar çeşitli görevlerde bulunan Neccar, bir doktor olarak sadece ettikleriyle değil, aynı zamanda savaşta yaşadığı travmalarla da herkese örnek olmuş bir figür. Birçok yaralıyı hastaneye taşıyan, acil durumlarda hayati sağlık hizmetleri sunabilen Neccar, aynı zamanda ailesine olan sevgisiyle de dikkat çekiyordu. Ancak ne yazık ki, çatışmalar sonucu ailesinin büyük bir kısmını kaybetti. Onun en büyük kaybı ise, üç çocuğundan ikisini savaşta yitirmesi oldu. Hayatta kalan tek çocuğu 5 yaşındaki Leyla ile birlikte yaşadığı zor günlerin ardından, bir umut arayışına girdi.
Filistin'deki savaş koşullarında sağlık hizmetleri sunmak, oldukça zorlayıcı hale gelmişti. Hastaneler, sürekli bombardımanlar ve azalan tıbbi malzeme ile boğuşuyordu. Dr. Neccar, hastalarına yardım etme arzusuyla savaşın ortasında kalmaya devam etti, ancak her gün yeni bir kayıpla karşılaşmak onu derinden etkiledi. Ailesini kaybeden bir baba olarak yaşadığı travma, onu derin bir bunalıma sürükledi. Fakat Leyla’nın hayatta kalması, ona güç veren en önemli motivasyon kaynağıydı. İtalya'da yeni bir başlangıç yapma kararı, onun ve Leyla'nın hayatta kalma mücadelesinin bir parçasıydı.
İtalya, savaştan kaçan insanlar için güvenli bir sığınak olarak biliniyor. Uluslararası yardım kuruluşları, bu tür insani yardımların bir parçası olarak, doktor Neccar ve Leyla'nın İtalya’ya gitmesine yardımcı oldu. İtalya'ya ulaşmaları, Leyla için yeni bir başlangıç anlamına geldi; savaşın gölgesinde büyümek zorunda kalan bu küçük kız, belki de hayatında ilk kez bir parça güvenlik hissedecek.
Haytham Neccar’ın İtalya’ya taşınması sadece kendisi ve kızı için değil, aynı zamanda Filistin’deki çatışmanın getirdiği travmanın uluslararası bir platformda yeniden gündeme gelmesi anlamına geliyor. Bu durum, birçok insanın dikkatini çekmiş durumda. Savaşın etkisinde kalmış birçok ailenin sıradan yaşamları hakkında daha fazla bilgi edinme isteği, bu tür hikayeleri gündeme taşıyor.
Neccar ve Leyla’nın yeni hayatta karşılaşacağı zorluklar büyük olsa da, bu yolculuk onların hayatta kalma mücadelesinin yeni bir parçası olarak göze çarpıyor. İtalya’da hastanelerde sağlanan psikolojik destek programları ve sosyal hizmetler, onların bu zorlu süreçte başlangıç yapmalarına yardımcı olacak. Toplumların savaş sonrası yaralarını sarması adına atılmış çok önemli bir adım olan bu süreç, umarız diğer savaş mağdurlarına da örnek olur. Haytham ve Leyla’nın hikayesi, sadece iki bireyin değil, bir ulusun hatırlanması gereken tarihini de simgeliyor.
Sonuç olarak, Haytham Neccar ve Leyla’nın yolculuğu hem insanlık durumu hakkında düşündürücü bir örnek teşkil ediyor hem de dünya genelindeki savaş mağdurlarının sesi oluyor. Ancak bu hikaye, daha fazlasının yapılması gerektiğinin de altını çiziyor; savaşların yalnızca coğrafi sınırlarla değil, aynı zamanda kalplerde yarattığı derin acılarla da sona ermesi gerektiği gerçeğini göz önüne seriyor.