Her bir toplumun ekonomik canlılığı, o toplumun iş gücünün niteliği ile doğrudan ilişkilidir. Ancak günümüzde bazı meslekler, geçmişteki popülaritelerini kaybetmiş durumda. Bir zamanların gözde meslekleri, günümüzde çırak bulmakta ve tecrübeli ustaların yerlerini dolduracak gençleri yetiştirmekte zorlanıyor. Bu durum, sadece belirli bir sektörü değil, tüm ekonomiyi derinden etkiliyor. Yazılım mühendisliğinden terziliğe, lokantacılıktan marangozluğa kadar uzanan geniş bir yelpazede, gençlerin bu mesleklere olan ilgisizliği, vasıflı iş gücünün azalmasına ve dolayısıyla da sektörlerin zayıflamasına yol açıyor.
Geçmişte pek çok genç, ustalık alanındaki becerilerini geliştirerek meslek hayatına adım atıyor, kaliteye ve tecrübeye değer veriyordu. Ancak günümüzde, gençler arasında daha az fiziksel emeği ve daha fazla zihinsel aktiviteleri gerektiren mesleklere yönelim artmış durumda. Bu konuda önemli bir kayıptan bahsetmek mümkün: Çıraklık, artık gençlerin gözünde cazip bir seçenek olmaktan çıkmış. Çırak olarak çalışmak isteyen birkaç genç bulmak neredeyse imkânsız hale gelmişken, bu mesleklerin ustaları, emeklerinin karşılığını bulamamakta ve işlerini devralacak yeni kuşakları önce bir usta, sonra da 'sanatkar' olarak yetiştirememekte. İş gücünün bu denli azalması, gelecekteki mesleklerin sürdürülebilirliği açısından son derece kaygı verici bir durum olarak karşımıza çıkıyor.
Avrupa ve birçok gelişmiş ülkede çıraklık eğitimi, mesleki eğitim sisteminin önemli bir parçası olarak görülüyor. Gençler, tecrübeli ustaların yanında çalışarak hem pratik beceriler kazanıyorlar hem de bu işlerin inceliklerini öğreniyorlar. Ancak Türkiye gibi ülkelerde, çıraklık eğitimi sisteminin yanına yenilikler eklenmediği takdirde bu meslek gruplarının geleceği belirsizliğini korumaya devam edecektir. Çıraklık eğitimi sisteminin güçlendirilmesi, daha fazla genç insanın bu alana yönelmesine yardımcı olabilir. Usta-çırak ilişkisini kuvvetlendirecek yöntemler geliştirilirken, meslekler hakkında farkındalığı artıracak eğitim programlarının hayata geçirilmesi gerekiyor.
Özellikle mesleki eğitime dayalı kurumların ve sanayi odalarının iş birliği ile çıraklık stajları teşvik edilmeli, desteklenmelidir. Bu tür iş birliği ile sanayi ile eğitim kurumları arasında bir bağ kurulacak ve gençler bu alanda kariyer yapma isteği ile dolacaklardır. Ayrıca, sanayi odalarının ve işverenlerin çıraklık programlarına katılımı teşvik edilmeli, bu programlardan mezun olanlara istihdam garantisi vererek mesleklerinde ilerlemeleri amacıyla desteklenmelidir.
Sonuç olarak, geçmişte gözde olan mesleklerin yeniden canlanması ve çıraklık sisteminin güçlenmesi, geleceğimizin teminatı olan genç nesillerin bilinçlendirilmesi ile mümkün olacak. Günümüzde çırak bulamayan ustalar, gelecekte bu mesleklerin yok olmasından endişe ederken, gençlerin bu mesleklere yönlendirilmesi için gereken tüm adımların acilen atılması gerekmektedir. Aksi takdirde, bir zamanların gözde meslekleri, tamamen unutulmuş bir hikâye olarak kalma riskiyle karşı karşıya. Her bireyin, bu kaybolan mesleklerin geleceği için üzerine düşen sorumluluğu alması ve mesleki eğitim sisteminin daha fazla genç kuşağı içine çekmesi adına harekete geçmesi şarttır.