Son yıllarda, Suriye’deki iç savaşın gidişatını belirleyen en önemli aktörlerden biri Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin oldu. Uluslararası ilişkilerde önemli bir güç olarak öne çıkan Putin, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a olan desteğini sürdürüyor. Peki, Putin’in Esad’ı neden Suriye'de tutmaya kararlı olduğu konusunda hangi dinamikler etkili? Ana faktörleri, hem iç hem de dış politikalar bağlamında inceleyeceğiz.
Rusya, Suriye'deki iç savaşta Esad'a çıkarları doğrultusunda verdiği destekle dikkat çekiyor. Zira Suriye, Rusya için stratejik bir öneme sahip. Akdeniz’de bir askeri üs (Tartus) ve uluslararası enerji yollarına erişim gibi avantajlar sunuyor. Ayrıca, Esad rejiminin zayıflaması halinde, bu durum hem Rusya'nın Ortadoğu'daki etkinliğini azaltacak hem de Batılı ülkelerin bu bölgedeki etkisinin artmasına neden olacaktır. Putin, Suriye’yi Rusya'nın bölgedeki etkisini pekiştiren bir platform olarak görmekte ve Esad ile ilişkisini bu bağlamda güçlendirmektedir.
Ekonomik açıdan da Rusya, Suriye’deki inşaat projeleri, petrol ve gaz arama faaliyetleri gibi pek çok alanda fırsatlarla karşı karşıya. Bu durum, Putin’in Esad’ı destekleme tercihini daha da rasyonel hale getiriyor. Batı’nın yaptırımları ve uluslararası izolasyon nedeniyle sıkıntı yaşayan Esad yönetimi, Rusya’nın desteği sayesinde ayakta kalabiliyor. Putin’in Suriye’deki varlığı, hem askeri hem de ekonomik çıkarlarını korumak adına hayati bir adım olarak değerlendiriliyor.
Rusya, Esad'a olan desteğini artırarak bölgedeki güç dengelerini de değiştirmeyi amaçlıyor. İran’ın etkisiyle giderek güçlenen Şii ekseninin dışında, Sunni Arap ülkeleriyle olan ilişkilerini geliştirmeye çalışıyor. Bu bağlamda, Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerle yakınlaşan Rusya, bölgedeki Sunni güçlerle de diplomatik ilişkileri güçlendirmeye çalışıyor. Esad'ın yönetimi, bu noktada Rusya’nın etkisini artıran bir faktör olarak öne çıkıyor.
Öte yandan, Esad rejiminin kalması, Rusya’nın Türkiye, ABD ve diğer Batılı ülkelerle olan ilişkilerinde de bir denge unsuru oluşturuyor. Batı’nın Suriye politikasının başarısızlıkla sonuçlanması, Rusya’nın Suriye’deki sağlam duruşunu bir kez daha kanıtlamış oluyor. Bu da, Putin’in Suriye’deki stratejisinin ne kadar derin ve hesaplı olduğunu gösteren önemli bir faktör olarak öne çıkıyor.
Putin ve Esad ilişkisi, yalnızca iki ülke arasındaki bir dayanışma değil; aynı zamanda küresel politikalarda yaşanan değişimlerin bir yansıması. Bu bağlamda, dünya genelinde oluşan yeni dengelerin, enerji politikalarının ve askeri ittifakların yeniden şekillendiği bir süreçte, Rusya’nın Esad’ı tutma kararlılığı, bölgesel ve uluslararası dinamikler açısından kritik bir değer taşıyor.
Sonuç olarak, Putin’in Esad’ı Suriye’de tutma stratejisi, birçok karmaşık faktöre dayanarak şekillenmiştir. Hem askeri hem de ekonomik çıkarlarını gözeten Rusya, aynı zamanda bölgesel güç dinamiklerinde de etkili olmak adına bu ilişkiyi sürdürmektedir. Gelecekte Suriye’de yaşanacak gelişmeler, yalnızca bölgenin değil, aynı zamanda dünya politikasının da şekillenmesine katkıda bulunacak olan önemli bir unsur olarak değerlendirilmektedir.