Türkiye, 2023 yılı Mart ayında son 35 yılın en kurak dönemlerinden birini yaşadı. Ülke geneli incelendiğinde, Mart ayındaki yağış miktarının bir önceki yıla göre yüzde 59 oranında azaldığı gözlemlendi. Uzmanlar, bu durumun iklim değişikliği, mevsimsel dalgalanmalar ve insan faaliyetleri gibi birçok faktörden kaynaklandığını belirtiyor. Yaz aylarına ilerlerken su kaynaklarının azalması ve tarım üzerindeki olumsuz etkileri, bu durumu daha da endişe verici hale getiriyor.
Pek çok bilim insanı, iklim değişikliğinin son yıllarda Türkiye'de görülen iklim olaylarını etkilediğini ve bu gibi aşırı hava koşullarının daha sık hale geleceğini öngörüyor. Karbon salınımının artması, sera gazlarının atmosferde birikmesine yol açarak, sıcaklıkların artmasına ve yağış düzeninin bozulmasına neden oluyor. Yapılan araştırmalar, Türkiye’nin Akdeniz iklimi yaşam alanlarının giderek kuruma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu vurguluyor. Özellikle March 2023, akışkan havadaki değişimlerin ağır sonuçlar doğurduğunu gösteriyor. Yüksek sıcaklıklar ve azalan nem, zaten zayıf olan yer altı su kaynaklarının üstüne bir de kıtlık riskini ekliyor. Su kaynaklarının korunması ve etkili yönetimi, bu bağlamda büyük önem taşıyor.
Uzmanların endişe duyduğu bir diğer konu ise tarım sektörü. Türkiye, tarımda önemli bir yere sahip olmasına rağmen, meteorolojik şartların olumsuz etkileriyle karşı karşıya. Azalan yağış miktarı, mahsul rekoltesinde ciddi sıkıntılar yaratabilir. Özellikle bu yıl buğday ve arpa gibi temel gıda maddelerinin üretiminde beklenen verimin düşmesi, gıda güvenliğini tehdit eden bir unsur olarak ön plana çıkıyor. Tarım Bakanlığı, çiftçilere yönelik bilinçlendirme ve destek programlarıyla bu olumsuz etkilerin azaltılmaya çalışıldığını belirtse de, bölge bazında değişkenlik gösteren iklim koşulları ve su kaynakları yönetimi bu süreci zorlaştırıyor. Çiftçilerin, iklime uyumlu tarım tekniklerine geçiş yapması gerektiği vurgulanırken, bu durumda yerel yönetimlerin de rolü büyük.
Kısacası, son 35 yılın en kurak Mart ayı, Türkiye'nin iklim ve tarım politikalarını yeniden düşünme vaktinin geldiğini ortaya koyuyor. Su tasarrufu, iklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilir tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması gibi konular, artık acil birer öncelik haline gelmiş durumda. Uzmanlar, toplumun bu çerçevede bilinçlenmesi ve teknolojik yatırımların artırılması gerektiğini vurguluyor. Türkiye'nin geleceğinde su kaynakları ve tarımsal üretkenlik, birbiriyle bağlantılı iki kritik alan olarak yer alıyor.