Yemen, yıllardır süren iç savaşın ve uluslararası aktörlerin müdahalelerinin etkisiyle kanlı bir arenaya dönüşmüş durumda. Son dönemde Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasındaki anlaşmazlıklar, bu karmaşık durumu daha da derinleştiriyor. Her iki ülke, Yemen'de farklı grupları desteklemekte ve bu durum, yerel halkın hayatını doğrudan etkileyen sıcak bir savaşın patlak vermesine neden olabilecek bir zemin oluşturuyor. Uzmanlar, bu çatışmaların Yemen'i daha da istikrarsızlaştırabileceği ve savaşın yeni cepheler açabileceği konusunda uyarılarda bulunuyorlar.
Son yıllarda Suudi Arabistan, Husi isyancılarıyla mücadele etmek amacıyla Yemen'de büyük bir askeri operasyon yürütmekteydi. Ancak, BAE'nin Yemen'deki stratejisinin farklılık göstermesi, iki ülke arasında gerginliği artırdı. BAE, daha çok yerel güçlerle iş birliği yaparak kendi nüfuzunu artırmaya çalışmakta ve bu süreçte Suudi Arabistan'ın liderliğini sorgulamaktadır. 2021'de başlayan birliktelik, zamanla iki ülke arasında uyuşmazlıklara zemin hazırladı. Yemen'in güneyinde çeşitli ayrılıkçı grupların ortaya çıkması, bu çatışmanın boyutlarını genişletirken, iki ülkenin askeri ve siyasi yönelimlerini doğrudan etkilemektedir.
Elde edilen verilere göre, Yemen'deki çatışmalardan en fazla etkilenen kesim yerel halk. Sağlık hizmetleri, gıda temini ve temel ihtiyaçların karşılanması konusunda büyük zorluklar yaşayan Yemenliler, her geçen gün daha da kötüleşen bir insani krizle karşı karşıya kalıyor. Suudi Arabistan ve BAE arasındaki gerilim, insani yardımların dağıtımını zorlaştırırken, yerel halkın bu çatışmalar arasında sıkışıp kaldığı bir durum söz konusu. Uluslararası toplum ise, bu duruma kayıtsız kalmayarak, her iki ülkeye de çatışmaları durdurmaları ve barış görüşmelerine dönmeleri yönünde çağrılar yapmaktadır. Ancak, şu ana kadar atılan adımlar yeterli olmamış görünüyor.
Bölgede barışın sağlanması için atılacak adımlar, yalnızca Suudi Arabistan ve BAE'nin tutumlarıyla değil, aynı zamanda bölgedeki diğer aktörlerin de davranışlarıyla şekillenecektir. Rusya ve ABD gibi büyük güçlerin, Yemen'deki bu gerilimi nasıl yönlendireceği ise belirsizliğini koruyor. Çatışmaların devam etmesi, Yemen'in geleceği açısından son derece tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Uluslararası toplumun bu konuda daha etkin ve somut adımlar atması, Yemen halkının yaşadığı trajediyi hafifletebilir.
Kısa vadede çatışmaların kızışarak devam etmesi, uzun vadede bölgede kalıcı bir barışın sağlanmasını zorlaştırmaktadır. Yıllarca süren çatışmalar, Yemen'i adeta harabe haline getirmişken, Suudi Arabistan ve BAE arasındaki hırslı mücadele bu durumu daha da kötüleştiriyor. Tüm gözler şimdi, bu iki ülkenin arasındaki gerilimin yatıştırılması için harekete geçip geçmeyeceğinde ve Yemen'deki insani krizin ne zaman çözüme kavuşacağına çevrilmiş durumda.
Sonuç olarak, Yemen herkesin ilgisini çeken bir kriz alanı olmaya devam ediyor. Suudi Arabistan ile BAE arasındaki anlaşmazlıkların sıcak bir çatışmaya dönüşmesi ise, sadece bu iki ülkenin değil, tüm bölgenin istikrarını tehdit ediyor. Uzmanlar, çatışmaların daha da büyümesinin önlenmesi için uluslararası diplomasiye acilen ihtiyaç duyulduğunu vurguluyor. Biz de bu konudaki gelişmeleri dikkatle izlemeye devam edeceğiz.